3 Eylül 2018 Pazartesi

Yeryüzü Müzesi 3. Baskısıyla Raflarda Yer Almayı Sürdürüyor.


Bilimkurgu Kulübü olarak hazırladığımız ve İthaki Yayınları etiketiyle yayımlanan Yeryüzü Müzesi, 3. baskısıyla raflarda yer almayı sürdürüyor. Aşkın Güngör, Funda Özlem Şeran, Müfit Özdeş, Tevfik Uyar gibi isimlerin yer aldığı öykü seçkisinde birbirinden heyecanlı 18 öykü yer almakta. Benim de Dünyanın Gizli Sahipleri adlı öykümle yer aldığım, kalemi güçlü 18 Türk yazarın hayal gücünden doğan ve 3. baskı yapan ilk yerli bilimkurgu öykü seçkisi olma özelliğini taşıyan Yeryüzü Müzesi'ni ne okusam diye düşünenlere öneriyorum. 

25 Ocak 2018 Perşembe

Yeryüzü Müzesi’nin Yazarlarından Ursula K. Le Guin’e Veda


Başka dünyaların mümkün olabileceğine duyduğu bu inançla dil, din, ırk, ideoloji ayrımı yapmaksızın atılan her samimi adımı desteklemekten asla geri durmadı. Tıpkı Bilimkurgu Kulübü'nün Yeryüzü Müzesi adlı bir kısa öykü antolojisi hazırladığı haberini aldığında kağıt-kaleme sarılıp destek mesajı atması gibi… “Hastayım, yaşlıyım, uğraşamam,” ya da “siz kimsiniz?” demedi. Demeye hakkı olduğu halde demedi… Deseydi de Ursula K. Le Guin olmaya devam edecekti kuşkusuz, ama bunu yapmadı. Bilimkurgu Kulübü nezdinde Türk okurlarına ve yazarlarına tüm o bilgeliğiyle şöyle seslendi:

“Her birimiz, dünyanın dört bir yanında, büyük bir karanlıkta yolumuzu bulmaya çalışıyoruz diyebilirim. Böyle eserler en ihtiyaç duyduğumuz vakitlerde yakılan, etrafımızdakileri ve gitmemiz gereken yolu aydınlatan lambalardır. Bu lambaların yakıtı da hayal gücüdür. Türk okurlarım, dostlarım ve yoldaş yazarlar, bu ışığın yanmasına vesile olduğunuz için size teşekkürü borç bilirim.”

Kim bilebilirdi bu sözlerinin yerli bilimkurgu edebiyatına son vasiyeti olduğunu? Yeryüzü Müzesi’nin yazarları olarak, bu bilge kadını bize yüklediği misyonun omuzlarımızdaki onuru, gururu ve sorumluluğuyla uğurlamak istedik… Eh, bir yazarın en güzel vedası da sözcüklerle olurdu zaten. Hoşça kal Ursula ve bahşettiğin tüm o güzellikler için sonsuz teşekkürler…

Yazının tamamı Bilimkurgu Kulübü'nde: 

13 Ocak 2018 Cumartesi

Bilimkurgu Kulübü Sunar: Yeryüzü Müzesi



Uzakta durmayın canım öyle, yaklaşın. Güneşin altında parıldayan roketlere daha yakından bakın. Tam 18 taneler. Dilediğinizi seçebilirsiniz. Karar verdiniz mi? O halde çekinmeyin, hemen girin içine ve koltuğunuza kurulun. Kemerinizi sıkıca bağlamayı da unutayım demeyin. Öte diyarlara olan yolculuğunuz türlü macerayla dolu olacak. Roketlerimizin yakıtı saf hayal gücüdür. Gözlerinizi dört açmanızı tavsiye ederiz. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemezsiniz. Ve evet, tek biletle on sekiz yolculuk yapabilirsiniz.


İthaki Yayınları etiketiyle 19 Ocak'ta çıkacak Yeryüzü Müzesi, hayal dünyalarınızda yer edinmeye geliyor. Türün emektarlarından tutkulu gençlerine kadar 18 yazarın 18 kısa öyküsünü harmanlayan eser, bilimkurgunun ve fantastik edebiyatın kraliçesi Ursula K. Le Guin'den anlamlı bir tebrik ve destek mesajı da barındırıyor. 

Bilimkurgu Kulübü olarak uzun süredir üzerinde çalıştığımız öykü derlemesi Yeryüzü Müzesi, İthaki Yayınları etiketi ve kalitesiyle raflardaki yerini almak üzere. Kitapta ben de bir öyküyle yer alıyorum. Bilimkurguya gönül veren herkese duyurulur. Kitabı edinmeniz, okumanız ve yorumlarınızı bize ulaştırmanız bizler için çok değerli ve önemli. Şimdiden keyifli okumalar dileriz.


Önsözünde Bülent Akkoç‘un da dediği gibi, birbirinden değerli 18 yazarla birlikte bambaşka dünyalara doğru heyecanlı bir yolculuğa çıkmaya hazır mısınız? Öyleyse koltuğunuza kurulun ve kemerlerinizi sıkıca bağlayın; gemi kalkıyor…

5 Ocak 2018 Cuma

Yazmak Üzerine


Yazmayı sevip de okumaktan hoşlanmayan biri olabileceğini düşünemiyorum. Her yazar işe önce başkasının yarattığı dünyaları keşfederek, o dünyalarda keyifle vakit geçirerek, o dünyalar tarafından ele geçirilerek başlar ne de olsa. Kalemi kâğıdı eline alıp kendi dünyalarını yaratması sonraki adımdır. İlk başlarda bu dünyalar, okuyup etkisi altında kaldığı dünyalarla benzerlik gösterebilir. Kurduğu dünyaları anlatan ses, kendi sesi değil de okuduğu yazarların sesi olabilir. Bu çok da normaldir. Korku yazıyorsanız Lovecraft ya da Stephen King, bilimkurgu yazıyorsanız Asimov ya da Bradbury gibi isimlerden etkilenmemeniz mümkün değildir. İnsan kendi sesini zamanla ve yaza yaza bulur.

Size altın kuralı başta vermek istiyorum. Eğer yazmak istiyorsanız yapmaktan asla kaçamayacağınız iki şey vardır: Sistemli bir şekilde yazmak ve sürekli okumak. Bu iki şey sizin olmazsa olmazınız. Hem okumaya hem de yazmaya ayıracak vakit bulamıyorum diyemezsiniz. Diyebilirsiz elbette ama bunu yaparsanız yazar olmayı unutsanız iyi olur.

Bu konuda anlaştığımıza sevindim. Peki neler okumalısınız? Yanıt: Ne bulursanız. Tarih, felsefe, spor, arkeoloji, müzik, bilim, marangozluk… Aklınıza gelen, önünüze çıkan her konuda okumalar yapın. Düşeceğiniz en büyük yanlış, yalnızca yazdığınız türde okumalar yapmak olacaktır. Bu hamburger seviyorum diye sadece hamburger yiyerek yaşamaya çalışmaya benzer. Kimse sırf hamburger yiyerek yaşayamaz elbette. Kahvaltı etmeli, sebze ve meyve tüketmeli, su içmelisiniz. Farklı okumalar yapmanız hem bilgi hem de hayal dünyalarınızı zenginleştirecektir. Bu sayede yazdıklarınızın derinliği de artacaktır. Çiçekçilik üzerine okumalar yaparsanız, yazdığınız bilimkurgu romanında yabancı bir gezegende çiçekçilik yapan bir karaktere yer verebilir, bunu da inandırıcı biçimde yapabilirsiniz.

4 Ocak 2018 Perşembe

Philip K. Dick: Gerçeklikle Sorunu Olan Adam


Büyük Buhran’ın eşiğinde, 16 Aralık 1928’de, Amerikalı sıradan bir çift olan Dorothy Kindred Dick ve Joseph Edgar Dick ikiz çocuk sahibi olur. Tarım Bakanlığı’nda çalışan karı koca ikizlerden kız olanın adını Jane, erkek olanın adını ise Philip koyar. Ne yazık ki Jane, henüz altı haftalıkken hayata daha fazla tutunmayı başaramaz. Bu talihsiz olay, Philip’in yalnız bir ortamda büyümesine neden olur.

Küçük Philip’in ikiz kardeşinin başına geleni öğrenmesi onu derinden etkiler. Hem kendini hem de annesini suçlayan Dick sadece bir kardeş değil, aynı zamanda diğer yarısını da yitirdiğini düşünmeye başlar. Bu boşluğu, içinde kardeşinin de olduğu sahte anılar yaratarak doldurmaya çalışır. Philip K. Dick bu “sahte anı” fikrini özellikle sinema filmine dönüştükten sonra iyice ünlenecek eserlerinde kullanacaktır. Bir kıyamet sonrası romanı olan Do Androids Dream of Electric Sheep? (Android’ler Elektrikli Koyun Düşler mi? – 6:45 Yayınları / Bıçak Sırtı – Kavram Yayınları) adlı romanında, sahip olduğumuz anılar üzerinden, Gerçek nedir? ve Bizi biz yapan şey gerçekte nedir? gibi sorulara cevap arar. İlk olarak The Magazine of Fantasy & Science Fiction dergisinin 1966 Nisan sayısında yer alan We Can Remember It for You Wholesale (Sizin İçin Topyekün Hatırlayabiliriz) adlı öyküsüyse sahte anıların satın alınabildiği bir gelecekte geçmektedir.

Yazının devamı Bilimkurgu Kulübü'nde: 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...