Arsalarda top koşturanlar, kapı pervazına tırmananlar, beş sakızı birden ağzına tıkanlar, uçurtması tembel bulutların arasında kaybolanlar, elektrik borularıyla külah atanlar, gece sokağa el feneriyle çıkanlar, inşaatın ikinci katından kuma atlayanlar, salçalı ekmekle karın doyuranlar, su tabancalarına boyalı su koyanlar, kokulu silginin tadına bakanlar, atari salonlarından çıkmayanlar, yorganın altında hayal kuranlar, kola şişesi içinde torpil patlatanlar, saklambaç oynayanlar, salıncakta sallananlar, ip atlayanlar, kaydıraktan kayanlar… Evet, aradığım sizlersiniz; çocukluğu cep telefonu ekranına hapsolmayan sizin gibi şanslı kişiler. Sizi niye mi arıyorum? Çocukluğunuza dönmenin bir yolunu buldum da ondan.
Günde elli kez elinize aldığınız cep telefonunu bir kenara bırakın, sıkıcı işinizi aklınızdan çıkarın ve maceradan maceraya koştuğunuz dostlarınızla yeniden buluşmaya hazır olun. Hayır, kuytu bir köşede gizemli bir gişe falan keşfetmedim. Büyülü biletlere de sahip değilim haliyle. Sizi yeniden Tipitip çiğnediğiniz günlere döndürmek için doğaüstü bir yardıma ihtiyacım yok. Bunu başarmak için dediğimi yapmanız yeterli. İşte sizden istediğim: Netflix’in son bombası Stranger Things’in ilk bölümünü açın ve arkanıza yaslanıp izlemeye başlayın. İşte hepsi bu kadar. İkinci bölüme geçmeden on bir yaşına dönmüş olursunuz. Yok canım, teşekkür etmenize gerek yok. Lafı bile olmaz. Ne de olsa hepimiz 80’lerin çocuklarıyız.
Yazının devamı Bilimkurgu Kulübü'nde:
sanırım netflix alıcam bu gidişle. indirim felan da varmış hem
YanıtlaSil