The Curse çocukluğumda beni dehşete düşüren filmlerin başında gelir
kuşkusuz. Hiç unutmam, benim gibi bir korku filmi tutkunu olan rahmetli
anneannemin evinde, video kasetten izlemiştim The Curse'ü. Tabii o zamanlar
filmin, korkunun tartışmasız kralı olan (ve Cehennem'i Şeytan eşliğinde ziyaret
ettiğine inandığım) Lovecraft'ın bir
öyküsünden uyarlandığını bilmiyordum henüz.
Lovecraft’ın The
Colour out of Space (Uzaydan
Düşen Renk) adlı öyküsünden uyarlanan filmin başrolünde Stephen King’in The Body (Ceset) adlı eserinden uyarlanan Stand by Me'den de
tanıdığımız Wil Wheaton yer alıyor. Yönetmen koltuğunda David Keith’in
oturduğu 1987 tarihli filmin konusunu kısaca şöyle
özetleyebiliriz:
Nathan Hayes dinine sıkı sıkıya bağlı bir çiftlik sahibidir.
Kasvetli bir gece çiftliğin yakınlarına düşen meteor hem onun, hem de ailesinin
hayatını sonsuza dek değiştirecektir. Kötülük, dehşetli yüzünü göstermekte
gecikmez. Uzaydan gelen lanetli kaya parçası yaşamın olmazsa olmaz kaynağını,
suyu zehirler. Hayvanlar çıldırır, sebze meyveler kurtlanır ve kahramanımız
Zack (Will Wheaton) tüm film boyunca hem fiziki, hem de ruhsal bir değişim
geçiren aile fertleri ile mücadele etmek zorunda kalır.
92 dakikalık film, gecenin en olmadık anlarında akla geliverecek
dehşetli sahnelerle bezelidir. Frances’in bir yandan gülüp, bir yandan da acı
içinde haykırırken çorabı eline diktiği sahne oldukça rahatsız edicidir örneğin.
Film din ve bilimi de karşı karşıya getirir ki bu bana göre tıpkı Exorcist'e (Şeytan)
olduğu gibi The Curse'e de ayrı bir lezzet katar. Tüm bu felaketlerin Tanrı’nın
gazabı olduğunu düşünen Nathan bir sahnede, yatağa bağlı Frances’in başında
İncil okurken görülür. Nathan’a göre Tanrı, Frances’in günahları yüzünden
hepsini cezalandırmaktadır. Çünkü Frances en büyük günahlardan birini işlemiş,
zina etmiştir. Meteor tam da onun bu günahı işlediği gece düşmüştür. Diğer bir
yandan ise Doktor Forbes çiftlikteki kuyudan aldığı numuneyi incelenmesi için
bir laboratuvara götürür. Ona göre neden doğaüstü değildir. Felakete Tanrı
değil, suya karışan zehirli bir madde neden olmuştur.
The Curse Lovecraft’ın dehşetengiz öykülerinden uyarlanan ne ilk,
ne de sonuncu film sizin de tahmin ettiğiniz gibi. Konu bir korku ustası ve
dehşet madeni olan Lovecraft olunca eserlerinden uyarlanan filmler de uzunca
bir liste oluşturuyor haliyle. Kimisi başarılı olmaya yaklaşıyor, kimisi ise
uyarlandığı öykünün yanına bile yaklaşamıyor. Bu filmler de başka bir yazının konusu
olsun, ne dersiniz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder