Gretel,
cadının fırının ağzına eğildiği anı fırsat bilmiş. “İşte tam zamanı!” diye
düşünmüş. Tüm gücünü toplamış. Cadıyı tuttuğu gibi fırındaki alevlerin arasına
itivermiş. Cadı fırında cayır cayır yanarken, o mahzene koşmuş. Sevinçle
bağırıyormuş:
“Kurtulduk
Hansel! Cadıdan kurtulduk!”
Grimm
Kardeşler, “Hansel ve Gretel”
Hepimizin bildiği masal, defalarca kez duyduğumuzdan mı, yoksa aklımıza bir
çocuk kitabında yer alan masum bir öykü olarak kazındığından mı bilinmez ama hiçbir
zaman bir korku öyküsü olarak görünmemiştir gözümüze.
Siz bakmayın masum bir
masal kılığına büründüğüne, aslında rahatlıkla bir korku öyküsü sayılabilir,
tıpkı diğer pek çok masalın sayılabileceği gibi. (Karnı yarılıp içine taş
doldurulduktan sonra kuyuya atılıp boğulan hain kurdu, kurduğu hayaller son
kibritiyle birlikte tükenip gidince donarak can veren kibritçi kızı getirin
aklınıza.)
Aileleri çaresizliğe,
açlığa, sefalete, hatta çocuklarını karanlık bir ormanın derinliklerinde ölüme
terk etmeye sürükleyen kıtlık; çocukları pişirip mideye indiren ancak sonunda
bir fırının içinde cayır cayır yanarak can veren korkunç bir cadı; şişmanladığı
anlaşılmasın diye gözü görmeyen cadıya daha önce yenilmiş bir çocuğun parmak
kemiğini uzatan Hansel…
Sevgili dostlar, sizi
bilmem ama ben buna korku öyküsü derim işte! Hem de en dehşetlisinden.
Yazının tamamı ve çok daha fazlası Altın Madalyon E-Dergi'de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder