9 Nisan 2014 Çarşamba

Hayalet Hikâyeleri

21. yüzyıl… Bilişim Çağı, Elektrik Çağı, Enformasyon Çağı, Bilgi Çağı… Nasıl adlandırırsanız adlandırın teknolojik gelişmelerin dur durak bilmeden ilerlediği muhteşem bir çağda yaşıyoruz. İletişim bambaşka bir anlam kazandı artık. İnsanoğlu daha önce hiç olmadığı kadar birbirine bağlanmış durumda. Ulaşmak istediğimiz her şey, herkes bir tık ötemizde durmakta.

Böyle bir çağda yaşıyorsak eğer neden hala hayalet hikâyelerinden vazgeçemiyoruz peki? Bir tweet ile milyonlarca kişiye ulaşabiliyorken neden hala ölülerle uğraşıyoruz? Neden onları huzur içinde uyumaları için rahat bırakmıyoruz?

Nedeni basit. Çünkü öleceğimizi biliyoruz ve bilim henüz ölümsüzlüğün sırrına ulaşabilmiş değil. Hayaletlerse bize fiziksel ölümün ötesinde de bir yaşamın var olduğunu fısıldıyorlar. İşte cevap bu kadar basit. Ne kadar korkunç olurlarsa olsunlar onların var olmasını istiyoruz. Onlarla ilgili filmler izliyor, onlarla ilgili romanlar okuyoruz. Sağdan soldan duyduğumuz hayalet hikâyelerini birbirimize anlatıyoruz.

Benim de size anlatacağım birkaç hayalet öyküm var elbet. Ama bugünlük öykü anlatma işini başkalarına bırakmak istiyorum. İşte size  altı yazardan altı hayaletli roman:

Susan Hill – Siyahlı Kadın (Yapı Kredi Yayınları / Roman)


Noel arifesi gecesiydi. Arthur Kipps ve ailesi, şömine ateşinin başında toplanmış, hayalet hikâyeleri anlatarak eğleniyorlardı. Fakat bu eski geleneği canlandırmak için ısrar eden çocukların, Arthur'un herkesten gizlediği ve unutmaya çalıştığı trajik bir hikâyesi olduğundan haberleri yoktu.

Genç bir avukatken iş için İngiltere'nin ücra bir köşesine gönderilen Arthur Kipps, ıssız bataklıklar ortasındaki karanlık Eel Marsh Evi'nde geçirdiği korkunç günleri şimdiye dek kimseye anlatmadı. Ona kalsa anlatmak bir yana, yaşadıklarını anımsamak bile istemezdi ama zihninin derinliklerine sürgün ettiğini sandığı hikâye artık dile getirilmeyi talep ediyordu. Böylece Arthur, ruhunun kuytu köşelerine gizlenen şeytanları çıkarmak için Eel Marsh Evi'nin, evin yapayalnız ölen sahibi Alice Drablow'un ve onun korkunç sırrının hikâyesini yazmaya başladı.

Siyahlı Kadın, ünlü İngiliz polisiye yazarı Susan Hill'in usta kaleminden Gotik edebiyatın ölümsüzlüğüne şahitlik eden ürpertici, büyüleyici bir hayalet hikâyesi. (Arka kapaktan)

Shirley Jackson – Tepedeki Ev (Siren Yayınları / Roman)


Amerikan edebiyatının efsanevi yazarlarından biri olan Shirley Jackson'dan zamanının ötesinde bir klasik: Tepedeki Ev. Hayata dair ürkütücü detaylara ilgisi, insan ruhunun kuytularına teklifsizce girebilmesi ve okurun zihnini ustaca ele geçirmesiyle tanınan Jackson, Tepedeki Ev'le dehşet ve deliliğin karanlık köklerine iniyor.

Tepedeki Ev'e atılan ilk adımdan itibaren bastırılmış tüm duygular yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Perili olduğu söylenen bir evde iddiaları araştırmak için bulunan kişilerin kesişen yaşamları ve algıları bu tuhaf macerayla şekilleniyor ve onları hiç ummadıkları bir noktaya getiriyor. Evin suretindeki karanlık, bu tuhaf görevle bir araya gelmiş grubun üyelerini beklenmeyecek biçimlerde etkiliyor.

Algının tuzakları hiç bu kadar olası, bu kadar gerçek anlatılmamıştı. (Arka kapaktan)

Joe Hill – Kadife Kutudaki Hayalet (Altın Kitaplar / Roman)

Yamyamlar için yemek kitabı...
Kullanılmış bir darağacı ilmeği...
300 yıl önce yaşamış bir cadının itirafları...

Judas Coyne gerçek bir cinayet filmi gibi meşum nesneler toplayan orta yaşlı bir death metal rock yıldızıdır.

Çevresindekiler, onun gençliğinden beri garip nesnelere karşı zaafı olduğunu bilirler. Fakat sahip oldukları içinde, o gün internette açık artırmaya sunulan nesne kadar garip bir şey yoktur. Judas kendine engel olamayıp elini cebine atar.

"Üvey babamın hayaletini en yüksek fiyatı verene satacağım..."

Judas huzursuz bir ruh tarafından sürekli rahatsız edildiği söylenen bir ölünün siyah takım elbisesini, korkmadan bin dolara satın alır. O zaten tüm yaşamı boyunca hayaletlerle başa çıkmaya alışıktır: tacizci babası, umursamadan terk ettiği sevgilileri, ihanet ettiği arkadaşları... Bir tane daha hayaletin ona ne zararı olurdu ki? Ne var ki, kargo şirketinin kapısına getirdiği siyah kalp şeklindeki kutunun içindeki sanal ya da söz gelimi iyi huylu bir hayalet değildir. Bu gerçek bir hayalettir. Siyah takım elbisenin sahibi bir anda her yerde görünmeye başlar: yatak odasının kapı arkasında, elden geçirilmiş eski Mustang arabanın içinde, pencerenin dışında, televizyon ekranının içinden Judas'a bakıp bekler... Siyah takım elbiseli hayaletin kemikli elindeki zincirin ucunda ise iki tarafı jilet gibi keskin bir bıçak sallanmaktadır... (Arka kapaktan)

Doğu Yücel – Hayalet Kitap (Doğan Kitap / Roman)

Hayalet Kitap, üniversitede geçen bir hayalet hikâyesi anlatıyor. Aynı zamanda bir aşk hikâyesi bu. Karşılıksız ama ölüme meydan okuyacak kadar büyük bir aşkın hikâyesi…

İktisat fakültesinde okuyan Güldem bir gün posta kutusunda ona yıllardır âşık olan Gökalp’in intihar mektubunu bulur. Gökalp’in ölümünden bir yıl sonra üniversite kampusunda esrarengiz olaylar baş gösterir…

“Hayalet Kitap”, sürprizli kurgusu, şaşırtıcı mizahı, platonik aşka dair tespitleri ve ülkemizdeki eğitim sistemine eleştirel bakışıyla yayımlandığı günden beri okuyucudan büyük ilgi gördü. Özellikle gençler arasında kült roman olarak kabul gören “Hayalet Kitap”, sinemaya uyarlanarak Taylan Biraderler’in yönettiği “Okul” filmine de esin kaynağı olmuştu.

“Bu yazdıklarımı bir intihar mektubu olarak görme. Derler ya “Her intihar mektubu bir aşk mektubudur” diye. Aslında “Her intihar mektubu bir aşk romanıdır aynı zamanda. Yani bu aldığın son mektup sana daha önce yazdıklarımdan farklı değil. Bu da bir aşk mektubu, bu da bir hikâye.” (Arka kapaktan)


Stephen King – Medyum (Altın Kitaplar / Roman)


Jack Torrance, kış boyunca kapalı kalacak Overlook Oteli'nin bakıcılık işini kaptığında bir taşla iki kuş vurma niyetindedir. Bu süre boyunca hem içkiden uzak kalacak, hem de üzerinde çalıştığı piyesi bitirebilecektir. Karısı Wendy ve beş yaşındaki oğlu Danny ile birlikte yeni bir hayata başlama fırsatıdır bu.

Ancak zengin bir geçmişe sahip olan otel sandıkları kadar boş değildir. Yanan bir mum nasıl güveleri kendine çekiyorsa parıltıya sahip Danny de hayaletleri öyle çekmektedir kendine. Geçmişin hayaletleri bir bir görünmeye ve gittikçe de daha tehlikeli bir hal alamaya başlar. Ve Jack’in bir fırsat olarak gördüğü iş kısa zamanda kâbusa dönüşür. Artık üçü de güvende değildir.

Peter Straub – Hayalet Hikâyesi (İthaki Yayınları / Roman)


Herkes bazen korkmuştur. Herkes kalbinin etrafına sarılı soğuk bir el gibi hissetmiştir korkuyu. Herkes korkmuştur. Ama hiç kimse, doğaüstü bir günaha karşı cevap arayan doğaüstü bir güç tarafından ziyaret edilen bir Hayalet Hikâyesi'ni yaşamak için karanlığın şeytani kalbinde mahkûm olan Milburn'ün dehşete kapılmış kadın ve erkekleri kadar korkmamıştır. (Arka kapaktan)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...