Bir
eskici dükkânına sıkışıp kalan, dönüşmekte olan topluma ayak uydurmakta
zorlanan hayatlar… Yokluğun, yoksulluğun yakalarına yapışıp tartakladığı
insanlar... Hayaller, umutlar, kavgalar, pişmanlıklar…
İnsana insanı anlatır Eskici ve Oğulları adlı eserinde Orhan Kemal. Başta Topal Eskici olmak üzere karakterlerini öyle ustaca tasvir eder; maddi sıkıntıların kemirdiği aile bağlarını, çaresizliğin insana neler yaptırdığını, kıyısından köşesinden de olsa insanı hayata tutunduran umutları öyle güzel aktarır ki… Sayfalar geride kaldıkça her karakter daha bir sızar okurun yaşamına; dertleri okurun derdi, sevinçleri okurun sevinci, hayalleri okurun hayali oluverir.
Kemal’in karakterleri iyi ya da kötü olarak kesin çizgilerle ayrılmazlar birbirlerinden. Gerçek hayattan alınmışlardır ne de olsa. Tıpkı bizler gibi, hamurlarında hem iyi hem de kötü aynı anda barınmaktadır. Dedikodu ile yatıp dedikodu ile kalkan komşular, eskiciyi sabah akşam kızdırıp alaya alanlar, eskici ve ailesi dara düşünce yardıma koşuverirler örneğin. İnsan insana muhtaç kalınca tüm dargınlıkların, küskünlüklerin üzeri örtülüverir; öpüşülür, koklaşılır, birlikte gözyaşı dökülür. Hayatı çocuklarına zindan eden, tepesi atınca sayıp söven, geçinilmesi zor, aksi eskicinin yüreğinde sevgi de yok değildir. Bedeni heybetlidir ama ruhu çocuktur. Alevi parladığı gibi sönüverir. Yapar eder sonrasında pişman olur. Evlatlarına bir şey olacak diye aklı çıkar.
İnsana insanı anlatır Eskici ve Oğulları adlı eserinde Orhan Kemal. Başta Topal Eskici olmak üzere karakterlerini öyle ustaca tasvir eder; maddi sıkıntıların kemirdiği aile bağlarını, çaresizliğin insana neler yaptırdığını, kıyısından köşesinden de olsa insanı hayata tutunduran umutları öyle güzel aktarır ki… Sayfalar geride kaldıkça her karakter daha bir sızar okurun yaşamına; dertleri okurun derdi, sevinçleri okurun sevinci, hayalleri okurun hayali oluverir.
Kemal’in karakterleri iyi ya da kötü olarak kesin çizgilerle ayrılmazlar birbirlerinden. Gerçek hayattan alınmışlardır ne de olsa. Tıpkı bizler gibi, hamurlarında hem iyi hem de kötü aynı anda barınmaktadır. Dedikodu ile yatıp dedikodu ile kalkan komşular, eskiciyi sabah akşam kızdırıp alaya alanlar, eskici ve ailesi dara düşünce yardıma koşuverirler örneğin. İnsan insana muhtaç kalınca tüm dargınlıkların, küskünlüklerin üzeri örtülüverir; öpüşülür, koklaşılır, birlikte gözyaşı dökülür. Hayatı çocuklarına zindan eden, tepesi atınca sayıp söven, geçinilmesi zor, aksi eskicinin yüreğinde sevgi de yok değildir. Bedeni heybetlidir ama ruhu çocuktur. Alevi parladığı gibi sönüverir. Yapar eder sonrasında pişman olur. Evlatlarına bir şey olacak diye aklı çıkar.
Orhan
Kemal gerçekçi bir yazar olarak bildiği, tanıdığı, birlikte yediği içtiği, birlikte
yaşadığı insanların öykülerini kaleme almıştır. Karakterleri adeta nefes alıp
vermektedir. Olaylar karşısındaki tutum ve davranışları, düşünceleri tam da
kendilerinden beklenildiği gibidir. Diyaloglar sağlam ve gerçekçidir. Kemal
insanı müthiş gözlemlemiş ve onu basit ama etkili bir dil ile okura
aktarmıştır. Romanın elli senedir okunmasının, yeni yeni baskılar yapmasının
nedeni de buna dayanır.
Onca yazmasına, onca üretmesine karşın hayatını sıkıntılar ve maddi zorluklarla boğuşarak geçiren Orhan Kemal’in bu eşsiz romanı, Türk edebiyatının ıskalanmaması gereken hazine niteliğindeki eserlerinden biridir ve inanıyorum ki daha uzun yıllar takdirle okunmayı sürdürecektir. Ne de olsa insan her zaman insandır. Ve insanın olduğu yerde yaşam mücadelesi her daim var olacaktır.
Onca yazmasına, onca üretmesine karşın hayatını sıkıntılar ve maddi zorluklarla boğuşarak geçiren Orhan Kemal’in bu eşsiz romanı, Türk edebiyatının ıskalanmaması gereken hazine niteliğindeki eserlerinden biridir ve inanıyorum ki daha uzun yıllar takdirle okunmayı sürdürecektir. Ne de olsa insan her zaman insandır. Ve insanın olduğu yerde yaşam mücadelesi her daim var olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder