5 Şubat 2014 Çarşamba

Daktilo Tıkırtısı

George Orwell, Remington marka daktilosu ile yazarken 
Geçtiğimiz günlerde daktilolarla ilgili bir araştırma yaparken 2011 yılına ait bir habere rastladım. Dünyanın son daktilo fabrikası olan Hindistan’daki Godrej&Boyce da daktilo üretimini durdurmuş. Yani büyülü bir devrin kapıları bir daha açılmamak üzere kapanmış.

Kabul etmek gerekir ki daktilolar zamanın dışında kaldı artık. Öldüler demeye dilim varmıyor ama onların yerini alan elektronik aletlerle baş etmeleri de mümkün görünmüyor. İhtiyaçtan çok nostaljik bir havaya büründüler artık. Günümüzde eserlerine daktilosuyla hayat veren yazarlar kaldıysa bile sayıları bir elin beş parmağını geçmiyordur herhalde. (Bu isimlerden biri Osman Şahin olabilir. Geçtiğimiz günlerde hayatını konu edinen bir belgesel izledim İz Tv’de. Çalışma masasında bir daktilo duruyordu.)

Teknoloji Usain Bolt’un bile yakalayamayacağı bir hızla koşmakta. Yetişebilene aşk olsun. Bilim insanları Mars’a insan göndermenin peşinde ve cep telefonları bile yazı makinesine dönüşebiliyor. Böyle bir devirde, bu durumu yadırgamak ne kadar doğru (ya da mantıklı) olur bilinmez ama insan yine de o muhteşem tıkırtının kesilmesine üzülmeden edemiyor. Zamanın, insanın en büyük rakibi olduğu ve bir word dosyasının bir tıkla dünyanın öbür ucuna gönderilebildiği bir çağda bir yazar adayının daktilo başına geçip koca bir roman yaratmasını beklemek gerçekçi olmaz tabii. Yine de antikacıları dolaşırken daktiloların hala satıldığını ve özellikle de gençler tarafından ilgi gördüklerini görmek iki daktilo sahibi ve bir üçüncüsüne de her zaman yeri olan biri olarak beni mutlu ediyor. Nostaljik de olsa hiç kesilmesin tıkırtıları ve tuşlarına bastıkça ilham perisi gibi fısıldamayı sürdürsünler kulağımıza.     
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...