Çocuk brikete
baktı. Amma da büyüktü. Ağır olmalıydı. Yine de kaldırıp taşıyacaktı onu. Nefes
almayı unutan izleyiciler, gösteri bitip de soluk almayı hatırladıklarında
ayağa fırlayacak ve onu ayakta alkışlayacaklardı. Mayo biçiminde, leopar derisi
bir giysi içindeki çocuk için basit bir işti bu. Çünkü o Ringling Brothers
Sirki’nin güçlü çocuğuydu.
Eğilip briketi
kaldırdı ve spot ışığı altında taşımaya başladı. Kimse daha önce böyle güçlü
bir çocuk görmemişti. Seyirciler çıt çıkarmıyordu.
Ancak bir anda
kayboldu sirk. Çocuğun üstündeki giysi de, şaşkın seyirciler de, her şey… Hepsi
yok oluverdi. Briketin altındaki yuvadan çıkıp çocuğu kulağından sokan bir eşek
arısı bu hayali gösteriyi sonlandırmış, çocuk da gerçek dünyaya, içinde bulunduğu
garaja geri dönmüştü. Üstelik elinden düşen briket ayak parmaklarını ezmişti.
Üç yaşlarındaki bu
çocuk tahmin ettiğiniz gibi King’den başkası değildi. Ve bu şansız olay da
çocukluğunu kâbusa çeviren olayların başlangıcı olmuştu.